İnsanın geçmişinin en karanlık ve bilinmeyen çağlarından günümüzün en modern çağına kadar dayanın bir sözcüktür bu. Büyü. Peki nedir bu büyü? Gerçekten var mıdır? Ülkemizde maalesef üniversite çatısı altına bir türlü girmeyi başaramayan zavallı üvey çocuk parapsikolojinin, büyü aslında kapsamındadır. Ancak sayın bilim adamları ( ! ) parapsikoloji’yi tü kaka görmeğe ve aşağılamaya devam ettiklerinden ülkemizde bu konuda tam bir hendikap yaşanıyor.Böyle bir hendikapın yaşanması ise aslında bir sürü soruyu da beraberinde getiriyor tabii. Neyse bu dramatik ve hiç te bilimsel olmayan konuya gelmeden önce büyünün ne olduğunu incelemeye çalışalım. Dünya genelinde büyücülük üzerine yazılmış on binlerce cilt büyücülük kitabı vardır. Konumuz bunlar üzerinde araştırma yapmak olmadığından sadede gelelim. Gelişmiş ülkelerde parapsikoloji eğitiminde Okültizm, yani Türkçe karşılığıyla gizli bilimler, okunması mecburi bir ders niteliğindedir.

Evet… Parapsikolog Okültizm’i okur ve inceler. Ancak Okültizm’in üç temel öğesinden olan Maji ile büyünün aynı anlama gelmediğini çok az insan bilir. Oysa ki, Maji ile büyü bambaşka şeylerdir. Okültizm bir doğa bilimi olarak ne kadar güçlü ve asilse, büyücülük de o kadar adi ve çirkin ve de asılsızdır. Maji doğal güçleri kullanarak tekamül etme prensibine dayanır. Büyücülük ise nefsani gayeleri tatmin edebilmek için sözde yapılan pratiklere. Şimdi bazı örnekler verelim : Okültizm pratikleri insanın kendi iradesini, ruhsal yapısını geliştirerek tekamülüne yardım eder. Bu zor bir iştir. Okültist denen kişi herhangi bir menfaat beklemeden bunun için senelerini verir. Envai çeşit yöntem kullanır ve bir yere varır veya varamaz. Bu tabii ki kendinin deneyimleriyle anlayabileceği ve göreceği bir iştir. Ancak konu parapsikolojiyi alakadar eder. Çünkü bu tür enerjiler modern parapsikoloji laboratuarlarında en hassas aletlerle incelenebilir. Bazı parapsişik yetenekler bu aygıtların da yardımıyla ortaya çıkarılmıştır. Parapsikolojiyi biraz incelemiş olanlar Sovyetler dağılmadan Rusya’da ki bir deneyde ünlü psikokinez Nelya Mihailova’nın en sıkı laboratuar şartlarda ve Rus bilim adamları karşısında, havası boşaltılmış fanus içindeki yumurtanın akıyla sarısını ayrıştırdığını bilirler. Nakletmeye çalıştığımız şeyler tamamen bilimseldir ve parapsikoloji literatürüne dayanır. Maalesef ülkemizin bu konudaki kusuru budur. 

Şimdi gelelim büyücülüğe : Büyücülük o kadar yaygındır ki, Dünyanın hiçbir yerinde bilim adamları büyünün gerçek olup olmadığı konusunda açıklama yapmak için hiçbir çaba sarf etmemişlerdir. Çünkü büyü tek kelimeyle bir halk inanışıdır ve hiçbir bilimsel veriye dayanmaz. Kökeni tarihin en karanlık çağlarına dayanan büyücülük her türlü maddi ve manevi kuralı hiçe sayar. Onun gözünde büyücü o kadar yüce bir varlıktır ki, onun yapamayacağı şey yoktur. Büyü sayesinde her şey yapılır. Örneğin biri sizi sevmiyor mu? hiç mühim değil. Büyücü onu size getirir, hatta yalvartır bile….İki kişi birbirini mi seviyor? Ama sizde bunlardan birini seviyorsunuz. Hiç mühim değil. Büyücü o üstün gücünü kullanarak o kişiyi gerçek seveninden ayırtır ve size bağlar. İşte böyle daha neler neler anlatılır. Burada olayların aciz durumda kalmış insanlar tarafından ne kadar abartıldığı iyice anlaşılır. Her ne kadar psikiyatrlar da parapsikologlar ayrı ayrı düşünseler de konunun temelinde anlaşmamaları için hiçbir neden yoktur. Psikiyatrlar olaya anormal gözüyle bakarlarken, parapsikologlar ise bazı olaylara normal üstü bakarlar ama, büyüde normal üstü hiçbir olay yoktur. Hiçbir büyücü laboratuara gelmez. Zaten gelemez, çünkü foyası meydana çıkar. Saf insanları tabii ki aldatabilir ama modern cihazlar kül yutmaz. Ayrıca CİNLER de (!) bu aygıtları zaten hiç sevmez. Din kitapları söyleyebilir. Bu bir inanç meselesidir. Ancak parapsikoloji inançlar ilmi değil, laboratuar ilmidir. Bütün bunların bilinmesine rağmen ülkemiz maalesef tek kelimeyle bir büyücü cennetidir. İşin en kötü tarafı bu konuya yüksek öğrenim görmüş saf kişilerin de inanmasıdır. Başta da belirttiğim gibi insan psikolojik olarak karşılaştığı engeli aşamayınca en kolayı seçer ve doğaüstü güçlerden medet umar. Ne yazık ki bu haykırışlara hiçbir zaman yanıt gelmemiştir ve gelmeyecektir de. Ancak aciz kişi uslanmaz. Parapsikolojinin bilime dayanan verilerine kulak kabartmaz. Onun gözünde tespihini çeken, üç beş Arapça sözcük fısıldayan güçlüdür. Hal tabii böyle olunca parapsikolojinin ciddiyetinde yer bulamayan büyü halk kitlelerince yükseltilir ve sömürülmeye hazır bir hale gelir. Peki bu konuda yalnızca bu konuya inanan saf ve bir türlü akıllanamayan (!) cahiller mi sorumludur? yoksa bu tür boş inançlara meydan vermede bilim adamlarının da katkısı var mı? Kanımızca şüphesiz var. Çünkü bugün ülkemizde sağlam bir parapsikoloji kürsüsü olsaydı ve büyü denen olayın gerçekten var olmadığını ve bunların safsata olduğunu psikiyatrik değil, herkesin anlayabileceği bir dilde anlatabilseydi bu saçmalıklara kimse inanmayacaktı.

Parapsikoloji açısından büyü tamamen gerçek dışıdır. Bilimsel olarak insanın kendi isteği dışında bir diğer güç tarafından insanı denetimi altına alması imkansızdır. Böyle deneyimler yaşadığını iddia edenlerin, rüyalarında görenlerin bir uzmana gitmelerinde yarar vardır.Maalesef toplumumuzda hoca diye nitelendirilen şahıslar Kuran Arapçası haricinde hiçbir şeyi bilmezler. Üstelik ne için ne kadar tespih çektikleri de şüphelidir. Parapsikolojinin olmadığı bu ülkede büyüden ve büyücülerden medet uman bu zavallı insanları, olmayan büyünün elinden ve olmayan büyücülerden kurtarmasını kimden dileyeceğimi doğrusu bilemiyorum. Ve diyorum ki ; Medet ya PARAPSİKOLOJİ. (sanıyorum, Osmanlıcamız hocalardan biraz daha iyi olsa gerek !)

Gufran Erkılıç