Yaşadığımız her deneyim titreşimsel sinerjik alanımıza, var olan her şeyi bağlantılandıran ve bu bağlanmış olanların arasında düzen kuran bir iç/alt/ek bilgi alanı olarak kaydolur.

Her yeni kayıt sinerjik alanın içerik ve titreşimini yeniden düzenler. Her aldığımız nefesle bir kez daha yenilenen ve düzenlenen içsel alanımız gibi her verdiğimiz nefesle de dışsal alanı etkiliyoruz. Tıpkı nefesimizin andan ana olan etkisi gibi, deneyim, deneyimin yarattığı his, hissin etkisiyle içimizde doğan düşünce, düşüncenin katkısıyla ortaya çıkan duygularımız da andan ana bütün varlığın sinerjik alanını etkiliyor. Yani alanın içeriğinden eser miktarda da olsa doğrudan sorumluyuz. Alana katkılarımız hangi seviyede titreşiyorsa alandan bize ulaşan titreşimler de o seviyede olur. Karma bu etkinin kaydıdır ve titreşim seviyesi bize, seçimlerimize ve tepkilerimize bağlıdır.

Daha fazla sağlık isteyen daha çok şifalı titreşim yaratmayı öğrenmelidir. Böylece şifa alanında yaratacağı pozitif karma ona ve alanından etkilenen her bireye daha fazla sağlık enerjisi ile yanıt getirmeye başlar.

Sağlık isterken duygusal veya düşünsel hastalığa odaklanmak, düşünsel olarak hastalığı reddetmek, duygusal olarak hastalığa kızmak, öfkelenmek bu düşünce ve duyguların yaratacağı olumsuz karma sonucu, kişiye ve onun alanından etkilenen herkese bu hasta eden frekanslarla rezone olabilen enerjileri çekecektir.

Ben sağlık ve hastalık karşıtlığından örnek verdim siz o ikilinin yerine kendi seçeceğiniz başka alanlardaki karşıt güçleri yerleştirebilirsiniz.

Olumlu ya da olumsuz, her türlü karma (bilgi) kaydı hem deneyim içindeki rolümüzü hem o deneyim alanının kendimiz ve diğerlerinde yarattığı hissi hem de bütün bu olana verdiğimiz duygusal tepkiyi ve tepkimizin titreşimlerini içerir. Yani karma geleceğimizi şekillendiren bilgi yumağıdır. Yumaktaki hoşumuza gitmeyen deneyimleri bize çekecek iplikçiklerin açık uçlarını bulmak, incelemek ve her bir ucun bağlı olduğu iplikçiğin titreşimini yeniden düzenlemek bizim kendimize karşı görevimizdir.

Her deneyim bir karmik alan ve deneyimdeki rolümüz, hissimiz ve duygusal tepkimiz de payımıza düşen karmanın niteliğini oluşturur demiştik. İnsanız ve duygularımız var, duygularımızın oluşmasına sebep olan kalıplaşmış düşünce modellerimiz ve en önemlisi iyi olursak ödüllendirileceğimize yönelik neredeyse sarsılmaz inançlarımız var. İyilikleri ödül için yapmak… bu ne kadar olumludur? Bunu ciddi ciddi düşğnmek gerekir bence. Bu inançlarımızı değiştirmek geleceğimizi olumlu yönde dönüştürmek için elimizdeki tek araç.

Çok zor, çok sarsıcı, çok karanlık bir deneyimde titreşimin hissinin de çok aşağıya çekici etkisine rağmen bu duruma yüksek titreşimli bir düşünce ile karşılık vermek duygumuzun da yüksek titreşimli olmasına yarayabilir. Buna pozitif ya da iyi karma denir. Pozitif karma (düzenleyen ve birleştiren bilgi) üretmeye öykünmek hatta kendimizi bu yönde yeni alışkanlıklar edinmeye zorlamayı seçmek bizi nihayet özlediğimiz BİRLİK Bilinci`ne taşıyabilir.

Unutmuyoruz: İyi karma sadaka niyetine yaptığımız bağışlardan, beşeri zihniyetle anladığımız iyiliklerden de üreyebilir ancak onun asıl kalitesi bu iyilikleri yaparken hissettiklerimiz, düşündüklerimiz ve en önemlisi niyetimizle daha çok bağlantılıdır.

Desinler diye yapılan bir karşılıksız iyilik para karşılığı ve kendi en iyini katarak yapılan bir iş… sizce hangisi daha fazla pozitif karmaya alan sağlar?

Zeynep Alan Sevil Güven