Çocukluktan ezbere aldığı bir oyunu oynayan akıl, us, zeka denen üçlemde ip atlayan Müjde Ar... Korkunç bir fırtınanın yaşandığı bir gece annesinin elini tutan küçük bir kız çocuğu düşünün ve bu küçük kız hiç elma şekeri yememiş, uçurtma uçurmamış, sokaklarda oynamamış olsun... Anne dayağını da anne korkusunu da tüm masumiyetiyle beynine travmatik harflerle yazmış ve yıllar sonra bu travmatik dil, çevirdiği filmlerin karakterlerine ödünç verilmiştir. Kimi zaman o karakterler bu küçük kıza tekme tokat atarak o travmatik duruşa bakışa ağlayışa sahip çıkacaklardır... Elinde avucunda kalan tek nokta ise zekanın başka bir boyutu olan deliliğe göz kırpması, hatta göz kırpmayla kalmayıp onunla çiftetelli oynayıp ona kaş göz çizerek onu arkadaşsız geçen çocukluğuna inat insanlaştırması olmuş.... 70’lerin sonlarında girdiği artistlik yoluna ilk adım masumhane “Aşk-ı Memnu” adlı Tv dizisiyle olmuş ve sonra gitgide erkeklerin hayallerini süsleyen bir seks tanrıçasına dönüşmüştür. O yıllarda Pereja adlı bir kolanya reklamında, bikinisiyle denizden cıkmış görüntüsüyle bir anda her gencin yatak odasını süslemiş bu ilahe, 80’lerde çok farklı kadın tiplemeleriyle özellikle 80’lerin ortalarında irdelediği kadın kimliğiyle belki de kendi kadınlığını sorguladığı nice karakterle Türk sinemasının bir numaralarından olmuştur. Asiye’ler, Naciye’ler, Üftade’ler, Vasfiye’ler, Fahriye’ler, kupa kızları hep bu donemin mahsulleridir. Hemen hepsin de deliliğe övgü dolu gönderme yapılmıştır. Karakterler birbirlerinden çok farklı da olsalar aslında birbirleriyle akrabalıkları, hatta bazen uzaktan hısım oldukları dillerinden, kıyafetlerinden, kültürlerinden anlaşılmasa da ruhlarından okunmaktadır. Bu dönemdeki filmleriyle sadece erkeklerin hayallerini süslemez artık kadınları da etkilemeye başlamıştır.

 

Ümit Ünal’ın senaryosuyla oynadığı “Teyzem” adlı filmde ki Üftade rolü birçok insanın beyninde yıllar sonra bile capcanlı bir karakter olarak kalacaktır. Oradaki safiyet deliliğe gönüllü teslim olma halleri ve bir kadının umarsızca kaderine küfrederek yine de kaderine paranoyak bir şekilde aşık olması enteresandır. Üftade karakteri ruhunu cilalasa da yine de tavan arasındaki genç kızlığını aramasıyla gerçekçi  çıplak bir karakter olarak gözlerimize bayram yaptırmıştır. Yıllar geçse de Üftade’nin izleyici de  bıraktığı iz geçmez. Sadece Üftade mi, kupa kızındaki Nilgün karakteri de, kocasına karşı aşk dolu olsa da, maddiyatı güçlü bir yuvası da olsa; o yine de mutluluğu farklı ortamlarda randevu evlerinde çalışarak arayan kadının enteresan makamlarda ki hikayesi de izleyiciyi etkiler. Pınar Kür’ün romanından uyarlanan Asılacak Kadındaki karakter de... Ne tarafa baksam o dönem de en başarılı Türk kadın filmlerin de hep Müjde Ar vardır. Bugüne kadar sadece cici kızların prim yaptığı Türk Sineması da, 80’lerdeki toplumsal değişmeyle farklı boyuttadır. Artık aşkı, ruhunu, orgazm olmayı, delilikle sevişip, travmatik konuşan hayatın içinden geçen kadınlar Müjde Ar sayesinde Türk sinemasında yerlerini çoktan almışlardır...

 

Türkiye’de interneti ilk  kullananlardan biridir o. Starlık imajina küfreden kıyafete makyaja para harcamayı reddeden de, zekanın başka bir boyutuyla dans edip, tango yapan bu kadın ekonomiden de çakmaktadır. Hatta sıkı dostu Sezen Aksu’nun bir dönem bütün parasal işlemlerini yürütmüştür ve o dönemler de Sezen’i Kanlıca’da bir yalı sahibesi yaptırmıştır. Emlakçıyı sarhoş ederek ucuza kapatmıştır yalıyı; böylesine de matrak böylesine de kurnaz böylesine de kadın kadındır Müjde Ar.


k hayatında ise çok kısa bir süre evli kaldığı Samim Değer’den sonra uzun bir süre can dostu Sezen’in tanıştırdığı  Atilla Özdemiroğlu’yla tutuşur. Fakat o da biter bir sure durgun bir denizde yüzer sonrasında politika dünyasından Ercan Karakaş’a tutulur...

 

Türkiye’nin baş delisi bazı kadınların idolü zekayla istop oynayan Aysel Gürel’in kızı, bir dönem de Türk sinemasında yan rollerde oynayan Mehtap Ar’in kardeşi, yeğeni Söz’ün manevi annesidir. O, Müjde Ar’dır, hüzünle köşe kapmaca oynasa da deliliğin dudaklarını boyasa da yani bütün kadın kahramanlarımız gibi başkaldırıcı kışkırtıcı olsa da aslında
naif bir sevdası da vardır... Bu kadın kadın Müjde Ar’dır... O eskilerden bildiğimiz Pereja Kolonyaları’ndan çıkan bikinili afet ya da Ahh Belinda adlı filmindeki karakter karmaşasında hapsolan Serap - Naciye hepsinde gerçektir. Gerçekliğini gözler önüne sermekte ve cüretkar travmatik diliyle toplumsal yargıyı uçurmaktadır. Aslında onun anlatmak istediği çok kolaydır; toplum denen düzene sadece şöyle söyler: 


“Üfürükten teyyare selam söyle o yare...”

Cüneyt Duru