Gerek bilimsel, gerekse astrolojik öngörülerde, 2012 sürecinde savaşların, ekonomik krizlerin, doğal felaketlerin, kıtlığın yaşanması olasılığı önemli yer tutmaktadır. “Zamanların Sonu” olarak adlandırılan ve insanoğlunun önemli bir değişim sürecine giriş yapacağını işaret eden 21 Aralık 2012 tarihine yönelik çıkartılan astroloji haritasında, yukarıda bahsedilen etkileri bulabilir miyiz?

 Yoksa 21 Aralık 2012’de gerçekleşecek Galaktik Hizalanma ile birlikte, bazılarının dediği gibi, eski düşünce sistemlerimizi ortadan kaldırarak, kalplerimizi ve zihinlerimizi yenileyecek ve bilinçlilik düzeyinde tsunami yaşayacağımız bir sürece mi gireceğiz? Galaksimizde fiziksel düzlemde gerçekleşen her şey kalplerimizin içindekilerle de eşleşecek mi? Bu tamamen kolektifin vereceği tepkilerin yönlendireceği bir süreç mi olacak? Kısıtlamalarımızdan saf bir canlılık sayesinde arınacak mıyız?

İşin felaketsel boyutu bir yana, 21 Aralık 2012’de, Güneş’in Oğlak burcuna giriş anına yönelik astroloji haritasında, bilinç değişimi ve ruhsal aydınlanma için uygun gezegen konumları ve açı kalıpları bulunuyor.

Haritayı Nereye Göre Çıkartmalı?

Tüm dünyayı ilgilendiren önemli bir olayın haritasını çıkartırken hangi koordinatları esas almam gerektiği üzerinde çok düşündüm. 21 Aralık 2012’yle ilgili bu kehanet madem ki Mayalardan geliyordu, o zaman bu harita Chichen Itza, Mexico’ya göre çıkartılmalıydı. Bu kehanetin tasvir edilişi “Güneş, karanlığın içerisinde doğacak ve samanyolunun içinden geçecek” şeklindeydi. Chichen Itza’ya göre çıkarttığım haritada, Güneş henüz doğmamış durumdadır.

Bu haritada en dikkat çeken şey, kış soltistinin başlangıcını temsil eden Güneş’in 0 derece Oğlak burcuna giriş anında Mayalar için çok önem taşıyan Venüs’ün henüz doğmuş olmasıdır. Bu gökyüzü yerleşimi adeta, Venüs’ün Güneş’in doğuşuna şahitlik edeceğinin sembolik bir ifadesidir. 21 Aralık 2012 tarihinde Gündönümü güneşi, Mayaların doğum kanalı olan karanlık yarığın ortasında yer alacak. Kutsal ağaç da Güneş ile birlikte Maya bölgesinin üzerinde neredeyse tam olarak Venüs ve Mars arasında bulunacak. Venüs dişil, Mars ise eril enerjinin genel temsilcileridir. Bu ikisinin Güneş’e göre eşit mesafelerde bulunuşu, eril ve dişil enerjilerin dengeye geleceğinin, eşitleneceğinin işaretçisi gibi adeta.

Öte yandan, bu haritada sarsıcı ve değiştirici etkileriyle tanıdığımız ve benim Büyük Uyandırıcı olarak tanımladığım Uranüs gezegeni, Satürn-Neptün-Plüton ve Güneş’in orta noktasındadır. Yani Uranüs bu gezegenlerin etkilediği ortak noktadadır, hepsinin odak noktasında bulunmaktadır ve bu gezegenlerin her biri üzerinde de etkilidir. Bu da hiyerarşiler ve düzenler (Satürn), ruhsal ve ilahi temalar (Neptün), gizemli konular, doğum-ölüm ve ötesiyle ilgili konular (Plüton), yönetim şekilleri ve idareciler (Güneş) üzerinde etki yaratacak büyük değişimler dönemine girecek olduğumuzun ve yaşayacağımız sarsıcı olayların ve değişimlerin, bilinçlerde hızlı bir uyanışa sebep olacağının açık bir göstergesidir.

Şüphesiz, Güneş’in 0 derece Oğlak burcuna giriş anı için dünyanın her yerine göre astroloji haritaları çıkartılabilir. Aşağıda yapacağım değerlendirmelerde, gezegenlerin ev yerleşimlerinden ziyade, o gün gökyüzündeki gezegenler arasındaki açısal irtibatlar ve onların burç yerleşimlerine ağırlık vereceğim.

Aşağıda, Chichen Itza Mexico’da, Güneş’in 0 derece Oğlak burcuna giriş anına yönelik astrolojik haritayı görüyorsunuz.

2012

YOD: Tanrı’nın Parmağı

21 Aralık 2012 için çıkartılmış astroloji haritasında, pek çok diğer etkenin yanında en çok dikkat çeken konfigürasyonlardan biri olan Yod açı kalıbı yer almaktadır. “Tanrı’nın Parmağı” olarak da bilinen Yod, ikisi birbiri ile sekstil, üçüncüsü de diğer iki gezegene 150 derecelik açı yapan üç gezegen içeren bir açı kalıbıdır. Astrolojide Yod denilince ilk akla gelen şey “Kadersel” temalardır. Yod, özel bir alın yazgısını gösterir. Seçim yapmanın zor olduğu bir durumda kalındığını, çok önemli bir yol ayrımına gelindiğini, kıstırılmış olmayı gösterir. Yod’un odak noktasında duran gezegen “Tanrı’nın parmağı” olarak adlandırılır. Bu gezegen, bu stresli açı kalıbının açığa çıkacağı enerjinin ne olduğu konusunda bize bilgi verir.

21 Aralık 2012’de, Güneş’in Oğlak burcuna giriş anına göre çıkartılan haritada iki adet Yod açı kalıbı vardır. Bunlardan birisi Jüpiter Satürn ve Plüton’un oluşturduğu ve odak noktasında Jüpiter’in olduğu; diğeri de Jüpiter, Satürn ve Uranüs’ün oluşturduğu ve odak noktasında Satürn’ün olduğu kalıptır. Şüphesiz ilk saydığımız konfigürasyon ideal bir Yod içermektedir. Bu konfigürasyonda Jüpiter 8 derece İkizler’de, Satürn 8 derece Akrep’te ve Plüton 8 derece Oğlak’tadır ve 8 rakamı, zamanı ve kaderi simgeleyen gezegen Satürn tarafından yönetilir ki, bu da bizim tam üstüne basmak istediğimiz önemli bir noktadır. İkincisinin ise açı toleransı görece daha zayıftır; ama yine de önemli gözükmektedir.

Jüpiter, Satürn ve Plüton arasında oluşan, ideal bir Yod açı kalıbıdır. Çünkü diğer iki gezegene 150 derecelik açı yapan ve konfigürasyonun merkezinde bulunun Jüpiter, bu üç gezegen içerisinde, en hızlı hareket edendir. Yod’u anlayabilmek için öncelikle 150 derecelik açıyı anlayabilmemiz gerekir. 150 derecelik açı, aralarında polarite, element grubu gibi ortak özellikleri bulunmayan burçlar arasında gerçekleşir. İki gezegenin bulundukları burçların birbirlerini “görmüyor” olmasından dolayı hiçbir ortak noktaları yoktur. Ama yine de aralarında “kadersel” bir bağ vardır. Fakat 150 derecelik açı ile de bir dengeye varılmaz ve bu durum birtakım düzenlemeler yapılması gerektiğine işarettir. Bu gerilimi ortadan kaldırmak için, iki gezegenden biri, diğerinin burcunun doğasına zıt bir tavır sergileyecek ve bu nedenle zorlayıcı ve rahatsız edici olacaktır. Bu enerji engelleyici sonuçlar doğurabilir.

YOD açı kalıbının oluşturduğu gerginliği azaltabilmek için birbirlerine altmış derecede duran iki gezegenin özelliklerinin iyi bağdaştırılması gerekmektedir. Bu açı kalıbında, birbirlerine altmış derecelik açı yapan iki gezegenden biri olan Satürn Akrep burcunda, diğer gezegen olan Plüton ise Oğlak burcundadır. Bu iki gezegen birbirlerine iyicil açı yapmalarının dışında, birbirlerini ağırlamaktadırlar aynı zamanda.

Ağırlama, iki gezegenin birbirlerinin yönetici oldukları burçlarda bulunmaları durumudur. Satürn Oğlak burcunun, Plüton da Akrep burcunun yöneticisidir. Bu iki önemli gezegenin paslaşmasından, somut sonuçlar alınabilir ve yeni fiziksel yapılanmalar gerçekleştirilebilir. Plüton yıkıcı, Satürn ise yapılandırıcıdır. Aslında bu iki gezegenin hem açıyla hem de ağırlama yoluyla paslaşması, hiyerarşi ve düzenlerin yıkılıp, yeni sistemlerin yapılanmasına imkan sağlamaktadır. Bu şartlarda Satürn ve Plüton birlikte iyi çalışarak, bu ikiliye 150 derecelik zorlayıcı açı yapan Jüpiter’in fonksiyonlarında belirgin ve olumlu bir değişim meydana getirebilirler; onu daha yüksek ve kozmik bir perspektife itebilirler.

Astrolojide Jüpiter, en çok inançlarla ilişkilendirilir. Bu şartlarda baskı ve içinden çıkılması zor durumlar, en çok dinsel konularda, hayat görüşleri ve inançlarla ilgili olarak yaşanacaktır. Bu bir nevi neye inanmak gerektiğine karar verilmesi zor bir durumda kalmaya işaret etmektedir. Satürn eski yapıları ve gelenekten gelen inançların devamını; Plüton ise bu inançların yeniden yapılandırılmasını arzulamaktadır. Jüpiter, bu her iki enerjiyle de zorlayıcı akmakta, karar verme noktasında baskı altında kalmaktadır. Bu ikilemi çözmeye yönelmek durumunda kalmamız, kadersel bir temayı ortaya çıkartacak demektir. YOD’un yaratıcağı baskın enerji, Jüpiter’in temsil ettiği inançlar, dinsel konular ve ruhsal büyüme temaları üzerinde stres yaratacaktır. Jüpiter’in İkizler burcunda ve geri hareketli olması (retrograde) baskının yazılı dini ve ilahi metinler ve kaynaklar, öğretiler, bilgiler üzerinde olacağını ve tüm bu bilgilerin ve dokümanların tekrar gözden geçirilmesi gerekliliğini gösteriyor olabilir. Bu, eski bilgilere ve kaynaklara geri dönüşü veya eski bilgilerin tekrar gündeme getirileceğini ve araştırılacağını, ortaya çıkarılacağını ifade edebilir. Belki de insanoğlunun üzerinde oluşacak değişim ve dönüşüm baskısı, onu daha önce zaten sahip olduğu bilgileri tekrar hatırlamaya itebilir!

Aslında YOD’lar, fizikselden ziyade, zihinsel huzursuzluğu ifade ederler. Ama burada söz konusu olan gezegenlerin doğaları gereği ve bu açı kalıbının Boomerang’a dönüşmesi sayesinde hem zihinsel, hem fiziksel, hem de astral düzlemde değerlendirebileceğimiz bir noktada kendini gösterebilir. Spiritüel büyüme ve sınırlarımızın genişlemesini ifade eden Jüpiter, bu açı kalıbının tepe noktasında olduğu için, fiziksel bedenimizin dışına genişlemeyi de ifade edebilir. Eğer iyi kullanabilirsek ve nasıl aksiyon almamız gerektiğini belirleyebilirsek, bu açı kalıbı sayesinde şu anda bulunduğumuzdan çok daha yüksek bir anlayış seviyesine erişebiliriz!

BOOMERANG: Ne Ekersen Onu Biçersin

YOD’un getirdiği zorlukları aşabilme ve daha iyiye sıçrama yapmamız konusundaki fırsatları değerlendirebilmemiz açısından, bu haritada dikkat çekici hale gelen bir başka şeyi de değerlendirmeye almamız gerekiyor. Yod’un merkezinde yer alan Jüpiter’in karşısında Venüs yerleşmekte ve böylelikle açı kalıbı Boomerang’a dönüşmektedir. Boomerang, bilinen en yeni açı kalıplarından biridir. Bu isim, Marion D. March tarafından verilmiştir. Önemli fırsatlar sunan ve Büyük Üçgen’i meydana getiren “Uçurtma” açı kalıbındaki karşıtlıkta olduğu gibi, Boomerang’daki karşıtlık da, daha geniş bakış açısı ve dengeyi sağlama imkanı sunmaktadır. Kuşkusuz bunu nasıl kullanacağımız bizimle alakalıdır. Ama iyi kullanabilirsek, bu karşıtlık Yod gibi zorlayıcı nitelikler taşıyan açı kalıbının genel halini değiştirebilir. Karşıtlığın merkezindeki gezegen, bir denge noktası olarak kullanılabilir. Bu gezegenin niteliklerine yeterince odaklanabilir ve farkındalığımızı yükseltebilirsek, şartları iyiye çevirebilir, gelişim fırsatlarını değerlendirebilir, verimli sonuçlar ortaya çıkarabilir, bu zorluklardan özel bir kapasite ortaya çıkarabiliriz.

Boomerang, Yod’a nazaran, daha fazla fiziksel ve maddesel bir gerçeklikte kendini gösterir. Boomerang, 150 derecelik açı sebebiyle birbirlerini anlamayan elementlerin entegre olmaları konusunda yardımcı olacaktır. Boomerang’ın ucunda, Yay burcundaki Venüs ve biraz uzak toleransla da olsa Merkür vardır. Sonuçta, zorluğu aşmamızın temelinde sevgi, paylaşım ve hoşgörü; öğrenme, hayata geniş pencereden bakma, açık ve dürüst iletişim yatmaktadır. Aslında bu stresli durumda çözüm, insanın ta kendisi olabilir. Sevgi, barış, kardeşlik gibi iyicil temalar, stres ve ikilemleri aşmanın anahtarı olacaktır. Astrolojide Venüs, insan ilişkilerini temsil eder.

Yunan mitolojisindeki aşk tanrıçası Afrodit’le bağdaştırılan Venüs’ün, savaşçı bir yönü de vardır. Örneğin Roma’da Venüs hem sevgiyi hem savaşı temsil ediyordu. Sümerlerde, sabahyıldızı olarak doğuda belirmesi, savaş işareti olarak algılanıyordu. Bu şartlarda, Venüs’ün hangi yönünün ortaya çıkacağı, insanoğlu olarak bizlerin tavrıyla ilgilidir. Gergin ve kötücül temaların arasında, iyicil temaları da görmemiz ve farkındalığımız sayesinde onları daha da yüceltmemiz gerekir.

Klasik astrolojide, iyicil temalar Jüpiter ve Venüs gezegenleriyle sembolize edilir. İyicil derken erdem ve fazilet, meziyet, huzur, bolluk, iyilik, iyi tabiat, neşelilik, besleyicilik, paylaşım gibi kavramlardan bahsedilmektedir. Modern dönem astrolojisinde, iyicil gezegenler olarak kabul edilen Venüs ve Jüpiter’e, bir de Neptün’ü ekleyebiliriz. Zira Neptün, toplum yararına fedakarlık etmeyi, vericiliği, saflığı, hassasiyet ve inceliği, idealistliği, insancıl amaçları ve yardımlaşmayı temsil etmektedir. Venüs’ün üst oktavı olan Neptün’ün, dengeleyici ve yumuşatıcı bir yönü de vardır. Haritada Neptün’ün çok önemli bir yerleşimde olduğunu görüyoruz. Kiron’la kavuşum, Ay’la kırkbeş, Jüpiter’le kare, Satürn’le üçgen, Venüs’le kare açı yapmaktadır. Neptün’ün bu etkin pozisyonunu değerlendirerek, 2012’de yaşanmaya başlanması beklenen değişim ve dönüşümlerin, bizim üzerimizde yaratacağı etkileri anlayabiliriz.

Telepatik ve Psikometrik Yetenekler

2012 ile ilgili okuduğum pek çok kitap, makale, insanoğlunun bu dönemde yaşayacağı bilinç yükselmesinden, telepatik ve sezgisel yeteneklerinin artacağından bahsediyor. Peki biz astrolojide bunu hangi sembollerle bağdaştırabiliriz ve 21 Aralık 2012 haritasında bu temayı bulabilir miyiz gerçekten?

Bir arketip olarak Neptün, yüksek bilincin kaynağı ile aramızda bağlantı sağlayan kozmik bir anten gibi görülür. Yukarıdan ilham ve mesaj almakla, ilahi olanla bağlantı kurmakla ilişkilendirilir. Sembolündeki mızrağın ucundaki okların sonsuzluğa yöneldiği düşünüldüğü için, sınırları aşmayı temsil eder. Realite ötesini ya da bizce görülmeyen ama var olan realiteleri, zaman ve mekan dışı olmayı ifade eder. Bireyselliğin çözülmesini ve varlığın sonsuz bilincine karışmasını temsil eder. Psişik güçlerle, telepatik ve psikometrik yeteneklerle, ilgilidir. Ezoterik anlamda her şeyin göründüğü halini değil, gerçekten olduğu şeklini kavrayışın ifadesidir.

Galaktik dizilimin gerçekleşeceği gün, Güneş’in Oğlak burcuna giriş anına yönelik çıkartılan astroloji haritasında, Neptün’ün Balık burcunda Kiron’la birleşiyor olması ve önemli açılar yapması, girmekte olduğumuz bu önemli süreçte, telepatik ve psikometrik yeteneklerin güçleneceğini, algılama ve bütünü idrak kapasitemiz artacağını göstermektedir. Neptün’le birleşmekte olan Kiron, dünyevi olanla ruhani olan arasında bir köprü işlevi görmektedir. Kiron’un Fomalhaut yıldızıyla birleşmekte olması, pisişik veya iyileştirici yeteneklerin daha fazla kişi tarafından kullanılabilir hale gelmesine işaret edebilir. Metafizik ve mistik olayları daha rahat anlar ve kullanabilir duruma yükselebiliriz. Kiron- Neptün kavuşumunun Güneş ile aynı dereceden altmış derecelik açı yapması da bunu desteklemektedir.

Bilinçli Seçimler ve Kader

Astrolojide Güneş, iradeyi ve bilinçli seçimleri temsil eder. Haritada Neptün’le ve Kiron’la olumlu açı yapıyor olması, ortak bilinç yükselmesine, bizim için neyin doğru olacağını idrak edebilmemize, mistik ve psişik yönlerimizin güçlenmesine, geleceğin trendlerini daha iyi sezebilmemize yardımcı olacaktır. Bizi kolektife açan, toplum için ve daha idealistçe yaklaşımlar getiren etkiler, gönüllü özveri ve fedakarlık temaları ağırlık kazanacaktır.

Oğlak burcundaki Güneş astrolojik olarak temel bir asalete sahip değildir ve Neptün’le olumlu açısı, şişkin egoyu zayıflatarak, ikiliğin ortadan kalkmasına yardımcı olabilir. Güneş’in, hem de aynı dereceden olumlu açısı, Neptün’le sembolize edilen kadersel etkileri doğal olarak kabullenebilmenin ve kendini akışa bırakabilmenin yanı sıra, irade ve bilinçli seçimlerimizi de doğru biçimde kullanabileceğimizi göstermektedir. Yapılacak şeyler, belli bir grup için değil, insanlığın geneli için olmalıdır. Astrolog Robert Hand’e göre Oğlak burcundaki Güneş, deneyime indirgenemeyen soyutluklardan kaçınır; mutlak gerçekliği elde etme çabasındadır. Neyin “gerçekten var” olduğunu bilmek ister, sadece teorik anlamda “gerçek” olmasıyla ilgilenmez. Realite olarak kabul ettiği şeylerin fiziksel düzlemde görünür olmasını sağlamaya çalışır. Oğlak ve Balık burçları arasındaki bu destekleyici açı, ruhsal konuların artık günlük hayatın içerisinde dengeli bir biçimde bütünleşebileceğine işaret edebilir. Maddi değerler ile manevi değerler arasında denge sağlamak mümkün olabilir.

Kendi dertlerinden arınıp, başkalarının iyiliğine çalışmasından dolayı bilgeleşmenin sembolü olarak da görülen Kiron’un, hayatımızın kilit dönemlerinde travmatik olaylarla kaderimizin akışına etki ettiği düşünülür. Balık burcunda yaratacağı etkiler, ilahi ve manevi temalar dolayısıyla olacak; Balık değişken bir burç olduğundan, bütünleşmek için önce bir çözülme yaşanması gerektiğini göstermektedir. Mistisizm dilinde Balık, ruhun Tanrı’ya teslimini sembolize eder. Ayrılıkların ortadan kalkması ve birliğin oluşması aşamasında Balık, diğer kişilere hizmet eden burçların başında gelir. Kiron’un Balık burcunda olması, başkalarına yardımcı olma, duygusal destek verme ve şifalandırma aşamasında da fayda ortaya çıkaracaktır.

Zihinlerde Uyanış

Kiron’un, Satürn ile Uranüs arasında yerleşmiş olması çok önemlidir. Zira Satürn gözle görülebilen son gezegendir ve Uranüs de teleskopun icadıyla birlikte, gözle görülen sınırların dışında saptanan ilk gezegendir. Yani Kiron bir anlamda, çıplak gözle görünen ile çıplak gözle görünmeyen kavramları birbirine bağlayan bir semboldür diyebiliriz. Kiron’un Galaktik Dizilim haritasında Neptün ile birleşiyor olması, bildiğimiz gerçeklik dışındaki realitelere daha yakın olacağımızı, ruhsal olana ve aydınlanmaya çok açık olacağımızı gösteriyor. Balık burcundaki Kiron, adeta bizi Tanrı’ya ulaşmaya, kutsal bilince çağıran, zihinlerimizde uyanışa sebep olan ses gibi görülebilir. Kiron’un enerjisi doğrudan doğruya farkındalığa ve idrake yöneliktir ve bunu deneyimler aracılığıyla yapar. Kendimizi bu enerji düzeyine uyumlarsak, zihinsel uyanışın yanı sıra, ruhsal farkındalığımız olağanüstü artış gösterebilir.

Haritada Kiron, Fomalhaut ve Deneb Adige yıldızlarıyla birleşmektedir. Astrolog Bernadette Brady’e göre Fomalhaut, idealler ve hayallerle ilişkilidir. İdealler ve hayaller asilse, girişilen işlerden büyük kişisel mutluluklar elde edilebilir. Buna karşın, idealler ve hayaller bir şekilde yozlaşmış ise, o zaman büyük kayıplar ve kafa karışıklığı yaşanacaktır. Sahip olunan mistik güç, başkaları için de kullandığında büyük başarı getirecektir. Bu yıldız, dürüstçe hareket etmek gerekliliğini gösterir. Deneb Adige ise, kuş kılığına bürünmüş Güneş-tanrısının Şamanistik bir ifadesidir. Netliği ve kararlılığı, güçlü bir iradeyi simgeler. Çabuk öğrenme gücü verir; sanatta ve bilimde başarı getirir. Vivian Robson’a göre bu yıldız hem maharet hem de çabuk öğrenen parlak bir zeka bahşeder. Bu şartlarda bu kavuşum, ilahi, ruhsal, fakat sözle ifade edilmeyen şeylere karşı, büyük bir zihinsel uyanıklık yeteneği verebilir; somut kavramlara dönüşmeyen düşünceleri fark edebilme yeteneğimizi arttırabilir.

Çok şey öğreneceğimiz bu geçiş döneminde, yeni dünyalara yelken açma arzumuz ve beklentimiz de yükselecektir. Bunu tam anlamıyla başarabilmek için, her şeyden vazgeçebilmeyi, bütünle bir olmak için kendimizi ve zihnimizi serbest bırakabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. 21 Aralık 2012 astroloji haritasında çok sayıda göstergenin değişken burçta olması; özellikle de Neptün ve Kiron’un Balık burcunda, Merkür’ün Yay, Jüpiter’in İkizler burcunda olması, bunu yapabilme imkanımız olduğunu göstermektedir. Değişken nitelik, uyum sağlayabilme, kolay adapte olabilme, duruma göre davranabilme, kendini bırakabilme ve bütünleşebilme eğilimindedir ve bilgi paylaşımına açıktır. Yay burcundaki Merkür, yaşama ve deneyimlere daha geniş açıdan bakabilme gücünü arttırmakta, bizi realitenin farklı prensiplerine açmakta ve zihni özgürleştirme yeteneği vermektedir. Dünya üzerindeki birçok mistik geleneğe göre, zihinlerin bağlarından özgürleşmesi içsel uyanışın sadece ilk adımıdır. Merkür bu burçta, hayatın gerçeklerini öğrenmeye son derece isteklidir. İletişim de direkt, spontane ve dürüstçe akmaya başlayacaktır. Bir haritada Jüpiter’in hangi burçta yerleştiği, kişisel gelişim adına, çok önem taşır. Bu burcun metotlarıyla kendimizi geliştirir, büyütür ve özgürleştiririz. Jüpiter İkizler burcunda olduğuna göre, kendimizi geliştirirken kullanacağımız şey bilgidir. İkizlerde Jüpiter, her tür bilgiye ve deneyime açtır. Evrenin izin verdiği kadar öğrenmek ister. Zihnin büyük bir bakış açısına sahip olma isteği de Jüpiter’in bütünleştirici yanından kaynaklanır.

Haritada Merkür ve Jüpiter gezegenlerinin İkizler ve Yay burçlarından birbirlerine karşıt açı yapmalarının yanı sıra, birbirlerini karşılıklı ağırlamaları, buna imkan tanıyacaktır. Ama bu hemen ve çok kolaylıkla olmayacak, zaman alacaktır. Zira arada karşıt açı vardır ve karşıt açılar geciktirme, karşıt görüşlerle karşılaşma, eleştirme eğilimindedir. Söz konusu olan Merkür ve Jüpiter olduğuna göre, sahip olunan bilgiler ve inançlarla, yeni gelen bilgiler arasında geçici bir karşıtlık, zorlanma yaşanacak demektir.

İnançlar ve İlahi Bütünleşme

Astrolojide, inançlarla ilgili konular, 9. ev ve Jüpiter yönetimindedir. Dindar kişiler de Jüpiter ile sembolize edilir. Modern astroloji buna Neptün’ü de eklemiştir. Rex E. Billis “Yöneticilikler Kitabı”nda Neptün’ü inanmak, inananlar, müminler olarak vermiştir. Her ikisi de Balık burcunun yöneticisidir ve inançlarla ilgilidir. Bu gezegenleri değerlendirerek, inançlarla ilgili konularda ne tür gelişmelerle karşılaşacağımızı tahmin etmeye çalışalım.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, Jüpiter, Yod açı kalıbının odak noktasındaki gezegendir ve bu yüzden haritadaki önemi çok büyüktür. Yod açı kalıbında odak noktasına düşen gezegen, en zorlanan noktadır ve değişim isteyen alandır. Yod açı kalıbının temelinde 150 derecelik açılar yatmaktadır ve bu açılar bir şeylerin yeniden düzenlenmesi gerekliliğine işaret ederler. Yod’ta iki tane 150 derecelik açı olduğu için, bu etki ikiye katlanmaktadır. Yod açı kalıbı, değişmesi ve düzenlenmesi gereken konularla ilgili krizler yaşanacağını ifade eder. Şu halde yeniden düzenlenmesi gereken şeyler, odak noktasındaki gezegenin doğasıyla ilgilidir. Bu gezegen Jüpiter’dir ve inançlarla, hayat görüşleriyle ilişkilendirilir. Bu şartlarda Jüpiter’in haritadaki yerleşimini mercek altına almamızda fayda vardır.

Geleneksel astrolojide Jüpiter başarı, onur, zafer ve iyi şans göstergesidir. “Büyük iyicil” olarak bilinir ve dünyevi yaşamın sunabileceği her tür faydayı ifade eden gezegen olarak görür. Kişisel veya kolektif olarak girişilen her tür işte, olumlu sonuçlar getiren özelliğiyle bilinmiştir. Dünya ile işbirliği içinde olmayı ifade eder. Bütünleştirme enerjisini temsil eder. Bireylerin hayat deneyimlerinin kapsamını genişleterek, dünya hakkında daha fazla felsefi bilgi ve görüş elde etmelerini sağlar. Haritada Jüpiter İkizler burcunda yerleşimdedir. Zihinsel olanı ve öğrenmeyi anlatan İkizler burcunda, genişlemeci Jüpiter’in yerleşmiş olması, kendimizi, zihinsel olarak geliştirme fırsatına sahip olacağımızı göstermektedir. Jüpiter’in bu burçta olması, bilgiye ve öğrenmeye dayalı deneyimlerin genişlemesine işaret edecektir.

Ama geleneksel astrolojiye göre Jüpiter, bu burçta zarar görmektedir. İkizler burcunun doğasındaki mantık ve ispatlayarak yargılama özellikleri, Jüpiter’in mantığa ve ispata dayanmadan inanan doğasına ters düşer. Gördüklerimizle inandıklarımız arasında ikileme düşme riski getirir. Bu yüzden, dinsel, ruhsal konulara ve felsefelerle ilgili konularda ortaya çıkacak ikilemleri aşmaya çalışmak gerekecektir. İkizler burcunun yönetici gezegeni Merkür’dür ve bu haritada Jüpiter’le karşıt açıyla temas kurmaktadır. Buradan şöyle bir değerlendirme çıkar: “inançlarla, bilgiler karşı karşıya”. Adeta dini inançlarımız veya hayat inançlarımızla öğreneceğimiz şeylerin birbirine karşıtlık oluşturması söz konusudur. Merkür ve Jüpiter’in sert açıları, yanlış değerlendirmeler yapma ve önyargılı bakma riski getirir. Öğrenilenlerin, belirli bir sisteme oturması zaman alabilir. Fakat bu iki gezegen arasında karşılıklı ağırlama olması dolayısıyla, bu karşıtlığı uzlaştırabilme imkanı, ayrık fikirleri bir araya getirebilme kapasitesi var. Karşılıklı ağırlama, iki gezegenin birbirlerinin yönettiği burçlarda olması demektir. Bu irtibat karşıt açıyla olduğunda, önce karşıtlıklarla karşılaşılacak; ardından uzlaştırma şansı ortaya çıkacak demektir.

Haritada iletişim, öğrenme ve akıl gezegeni Merkür Yay burcunda yerleşmektedir. Yay burcu ilahi temalarla, inançlarla, felsefelerle ve yüce bilgilerle ilişkilidir. Hem Merkür’ün Jüpiter’le güçlü alışverişi, hem de bu gezegenlerin inançlar ve bilgi alışverişleriyle ilişkilendirilen burçlarda olması, ilahi ve yüce bilgilerin, dünyevi platformda daha rahat anlaşılmasını sağlayıcı bir özellik taşımaktadır. Ama bu zaman alacaktır. Jüpiter’in İkizler burcunda geri harekette olması, büyümenin daha ziyade içe doğru olacağını, öğrenilen bilgilerin önce oturtulması, daha sonra pratik alanda kullanılmasının gerekeceğini gösteriyor. Jüpiter’in Aldebaran yıldızıyla birleşiyor olması, dinsel bilgilerin birleştirilmesi konusunda, başarılı olma potansiyelini arttırıyor. Aldebaran dört büyük Kraliyet Yıldızı’ndan bir tanesidir. Ahlaki etikten ve dürüstlükten ödün vermeme sayesinde başarı verir. Astrolog Bernadette Jüpiter’in Aldebaran ile paran ilişkisi için “Büyük ve asil projelerde başarı; kendini toplum ve kültürün iyiliği için büyük resme adama” nitelendirmesi yapmış.

Belli ki artık ilahi ve dini bilgilerdeki sırların ortaya çıkacağı, herkes tarafından kolaylıkla anlaşılacağı bir döneme doğru ilerlemekteyiz. İlahi bilgiler, yeniden insanlığın günlük yaşantısının içine girecektir. Gerek Merkür’ün Yay’da olması, gerekse Jüpiter ile karşıt açı yapıyor olması, açık sözlülüğün gereklilik olacağı bir süreci; yaşama ait bir birlik esası olan ilahi bilginin doğrudan ifade edileceğini gösteriyor. Jüpiter’in Uranüs’ten altmış derecelik olumlu açı alıyor olması, değişimi daha rahat yapabilme şansı veriyor. Ay da, gerek Merkür’le gerekse Jüpiter’le iyi açılar yapıyor ve yeni bilgilerin rahat öğrenilmesini sağlarken, dürüst ve açık iletişimi kolaylaştırıyor. Bunu, global bilincin tohumlarının atılması olarak da görebiliriz.

İnanmak, inananlar kavramlarıyla ilişkilendirilen bir diğer gezegenin Neptün olduğundan bahsetmiştik. Haritada Neptün Balık burcundadır ve yöneticisi olduğu için bu burçta doğasını belirgin bir biçimde ortaya koyacak demektir. Bir gezegen, kendi yönettiği burçta yerleşmiş ise, taahhüt ettiklerini %100 yerine getirme kabiliyetine sahip demektir. Etkilidir, etkileri yaşam boyu kalıcıdır ve başarı göstergesidir. Eski alimlerin tabiriyle “kendi burcundaki bir gezegen, kendi evindeki bir kişiye benzer”. Bu şartlarda Neptün, bu haritada gücünü en fazla ortaya koyacak gezegendir ve bunu kendi evinde gibi, rahatlıkla yapacaktır. Yani manevi değerler, inançlarla ilgili konularda doğal bir gelişim beklememiz hiç de zor değildir. Balık burcu da Neptün de, ilahi olana güven ve sorgulamaksızın teslimiyetle ilişkilidir; yürekten inanışları temsil eder.

Haritada Neptün’ün Kiron ile birleşiyor olması, bu temayı daha da güçlendirmektedir. Ama burada sorun, Jüpiter’in bu ikiliye gergin açı yapıyor olmasından kaynaklanacaktır. Bu gergin açı, karmaşaya düşme ve yanılma riski getirmektedir. Bu iki gezegenin kare açısı Balık ve İkizler burçları arasında oluştuğundan; rasyonel bilgiler, ruhsal bilgilerle çelişebilir; bu da geçici olarak kafa karışıklıklarına sebep olabilir. Neptün’ün güçlü durumda olması ve Kiron’dan da destek alıyor olması, tüm bilginin aslında tek bir ilahi kaynaktan geliyor olduğunun anlaşılmasına yol açabilir. Yani aslında, tüm inançların tek bir yere bağlanmakta olduğu, tüm dinler aynı kaynaktan geldiği konusu genel kabul görebilir; polaritelerden kurtulup, tekliğe ve “İlahi Birlik” temasına yönelimi hızlandırabilir. Ruhsal enerjilerin gücü sayesinde özgürleşme, dinsel kalıpların, organizasyonların, kuralların üzerinde olanı; dinin amaç değil, sadece bir araç olduğunu idrak etme eğilimi baskın gelecek. Bu astrolojide genel bir kuraldır: güçlü olan gezegenin etkisi, kendisine nazaran daha az güçlü olanı bastırır.

Neptün’ün bu güçlü yerleşimi, kolektif bilinçte radikal bir değişim meydana gelmesine, sıradan realitelerin allak bullak olarak “gerçek hakikate” ulaşılmasına imkan sağlayabilir. Bunu Neptün’ün Plüton ile rahat açıda olması da destekliyor durumdadır. Bu olumlu açı, gerekli dönüşümü yapma ve yeni yapılar oluşturma imkanını sağlamaktadır. Neptün, Satürn ile de olumlu açıdadır. Neptün Satürn’le böyle iyi açıda olduğunda, ideallerimizi gerçeğe çevirebiliriz; çünkü realiteleri fark ederiz, limitlerimizi biliriz ve onlar bizi rahatsız etmez. Neyin imkan dahilinde olup olmadığını bilmek için iç görümüz ve sabrımız vardır. Alçak gönüllü olmayı ve realiteleri dengelemeyi iyi yapabiliriz. Bu olumlu açı, ruhsal kapasitemizi ve inançlarımızı, dengeli ve yapıcı kullanmamıza da yardımcı olacaktır.

Referanslar

Bernadette Brady, Star and Planet Combinations, The Wessex Astrologer Ltd., 2008

Bruce Scofield ve Barry C. Orr, How to Practice Mayan Astrology, Bear & Company, 2007

Gregg Braden, Peter Russell, Daniel Pinchbeck, Joanna R. Macy, John Major Jenkins ve diğer yazarlar, The Mystery of 2012, Sounds True Inc., 2007

Robert Hand, Horoscope Symbols, Whitford Pres, 1981

Robert Zoller, Ortaçağ Astrolojisi Ders Notları, 2003

(İlk Yayın: The Wise Sayı 1)

Öner Döşer